Kıskançlık, davranışa yansıması farklı olsa da her insanda görülebilen bir duygudur. Sevilen kişiye sahip olma isteğinden ve onun bir başkasını seveceği korkusundan kaynaklanmakta olan bu duygu, davranış olarak dışsallaştırma noktasında kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Çeşitli davranış biçimlerinde ve insan yaşamındaki farklı kişilere karşı ortaya çıkan kıskançlık, yaratılışımızdan bu yana varlığını sürdürmektedir. Bu yazıda kıskançlığın bir çeşidi olan kardeş kıskançlığı konusu ele alınacak ve örneklerle açıklanacaktır.
Kardeş kıskançlığı, ebeveyne sahip olma isteği ve onun bir başkasını ondan daha çok seveceği korkusundan kaynaklanmaktadır. Sevilen ve değer verilen kişi olan anne ve babanın paylaşılamaması durumu olarak da tanımlanabilmektedir. Dünyaya yeni gelen çocuk rakip olarak görülmektedir. Yapılan araştırmalar, kardeşi kıskanma oranının çocuktan çocuğa çeşitli değişkenlere bağlı olarak değiştiğini göstermektedir. Kardeşler arasındaki yaş ve cinsiyet gibi etkenler çocukta var olan kıskançlığın boyutunu değiştirebilmektedir. Aynı cinsiyette ve yeni doğanla arasındaki yaş farkı 3’ten az olan çocuklarda kıskançlık seviyesinin en yüksek düzeyde olduğu bilgisine ulaşılmıştır. Bunun sebebi olarak anne ve çocuk arasındaki bağlanmanın 3 yaşına kadar tamamlanabildiği gösterilmektedir.
Kardeş doğmadan önce, öncelikle anne ve babanın yaşanacak bazı durumlara hazırlıklı olması açısından karşılaşabileceklerini biliyor olması önemlidir. Her çocuk yeni doğana karşı farklı tepkiler verebilmektedir. Bu süreç içerisinde anne-babalar da stres olur. Çünkü eve katılan her birey bir strese yol açar. Ebeveynlerin bu süreci iyi yönetmesi önemlidir. Anne-babalar, sürecin normal bir süreç olduğunu bilmeli ve çocuğun sorduğu sorular üzerinden gerekli açıklamayı yapmalıdır.
Kardeş Doğmadan Önce;
- Ona anlayabileceği bir dilde aileye yeni bir üyenin geleceği,
- Evdeki ortamın her zamankinden daha heyecanlı ve karışık olabileceği,
- Örneğin eve sık sık misafirlerin gelip gideceği, annenin hem yorgun olacağı hem de bebekle daha çok vakit geçirmek zorunda kalacağı, çünkü küçük bir bebeğin gereksinimleri olduğu,
- Aynı şeylerin o doğduğunda da yaşandığı ve her şeyin zamanla tekrar düzene gireceği anlatılabilir.
- Böylece çocuk psikolojik olarak daha hazırlıklı olacaktır. Bunları anlatmak için son ana kadar beklenmemelidir.
- Zaman kavramı 6 yaştan önce gelişmediği için çocuk her gün bebeği soracaktır. Bu sebeple 6 yaştan önce annenin karnı belli olduğunda söylemek önemlidir.
Kardeş doğduktan sonra çocuklarda birtakım değişimler görülebilir. Yeme düzeninin bozulması, regresyon davranışları (yaşına uygun davranmama), sinirlilik durumunun artması, kabus görme, okul fobisi, alt ıslatma, anneden ayrılmak istememe, psikosomatik belirtiler (başının veya karnının ağrıdığını söylemesi), görülebilecek birtakım belirtilerdendir. ‘Bu bebek galiba hiç büyümeyecek ve hep bizimle kalmak zorunda’ ya da ‘annem ve babam artık beni sevmiyor’ gibi düşüncelerin düşüncelerle karşılaşılabilir. Bu noktada anahtar kelime bilgi vermedir. Çocuğun kafasında oluşabilecek soru işaretlerine karşın anne ve babanın daima açıklama yapması çocuğu rahatlatacak ve çocuğun kafasındaki soru işaretlerinin cevap bulmasını sağlayacaktır. Ayrıca annenin bebeğe daha fazla vakit ayıracak olmasından dolayı bu süreçte babanın devreye girmesi önemlidir.
Anne-Babalara Öneriler
- Kardeş doğmadan önce olabilecekleri anlatın ve gergin davranmayın.
- Bazı anne-babalar çocuk kırılmasın diye yeni doğanı kucaklarına bile almadığı durumlar olabilmektedir. Fakat anne-babanın yeni doğanı sevdiğini gören çocuk paylaşmayı öğrenmektedir. Bu durum çocuğun kişisel gelişimi açısından faydalıdır.
- Çocuk için bazı kırılganlıklar ve engellemeler yaşanabilmektedir. Anne-babanın endişelenmek yerine çocuğun hayatı boyunca birtakım kırılganlıkla yaşayacağını kabullenmesi önemlidir.
- Bebeğin doğumuyla büyük çocuğun kreşe başlama zamanı aynı olmamalıdır. Çocuk için ‘kardeşim geldi, ben gittim’ algısı yaratabilmektedir.
- Anne-babalar günlük aktiviteleri içerisinde kardeşleri bir araya getirip oynamalarını sağlamalıdır.
- Kıyaslama yapılmamalıdır.
- Çocuğa büyümüş olmanın mutluluğunu yaşatmak önemlidir. (Sen kendi yemeğini yiyebiliyorsun ya da kendi tuvaletini kendin yapabiliyorsun gibi).
Unutulmamalıdır ki; kardeş ilişkilerinin çocukların sosyal, duygusal, bilişsel ve ahlaki açıdan gelişimlerine katkı sağladığı araştırmalarca bilinmektedir. Çocuğun yaşamı boyunca başka insanların düşüncelerini, duygularını, isteklerini ve inançlarını anlayabilmesine katkı sağlamaktadır (Howe, Ross ve Recchia,2011;akt. Howe, Recchia, 2014). Çocuğun problem çözme becerilerine katkıda bulunacağı gibi, kendini tanımasını da hızlandıran bir süreçtir.
KAYNAKÇA
Howe, N. ve Recchia, H. (2014). Sibling relations and their impact on children’s development. Early Childhood Development, 17-20.
Howe, N., Ross, H. ve Recchia, H. (2011). Sibling relations and their impact on children’s development. Early Childhood Development, 25, 155-159.
Yavuzer, H. (1998). Ana-Baba ve çocuk, Remzi Kitabevi, İstanbul.